İspanyol heykeltıraş José Manuel Castro López, taşlara verdiği formlarla dikkat çekiyor. Sanatçı, son derece sert bir malzeme olan taşı ustalıkla işleyerek algıyı bozacak eserler ortaya koyuyor. Taşlara kırışmış, eğilip bükülmüş, kesilmiş efekti veren López, taşı yumuşacık bir malzeme gibi göstermeyi başarıyor.
1968 doğumlu Çek sanatçı Richard Stipl, Ontorino Sanat ve Tasarım Üniversitesi mezunu. Ressam olarak başladığı kariyerine heykeltıraş olarak devam ediyor. Ağaç, kil, balmumu gibi çeşitli malzemeler kullanan sanatçı, büstler ve figüratif heykeller yapıyor. Sanatçı, hiperrealist bir anlayışla çoklu kompozisyonlar yaratıyor. İfadelere odaklanan Stipl’ın çalışmaları, ifadeli yüzleri ve donuk bakışlarıyla izleyicilerde rahatsızlık hissi uyandırıyor.
1978 doğumlu Amerikalı sanatçı Chris Engman, Seattle’da yaşıyor. 2003 yılında University of Washington’da güzel sanatlar eğitimini tamamladı. Engman, yaptığı yerleştirmelerle optik ilüzyonlar yaratıyor. Genellikle ayna ve ahşap kullanarak oluşturduğu yapılar, izleyicilerin algısını bozuyor.
Amerikalı genç fotoğrafçı ve karışık medya sanatçısı Dana Trippe, San Diago’da yaşıyor. Trippe C-Heads Magazine‘e verdiği röportajda, gerçekdışı ya da çarpılmış perspektifler kullanılan fotoğrafları her zaman daha etkileyici bulduğunu söylüyor. Cam fanus arkasından çektiği otoportre serisi sanatçının bu sözlerine çok başarılı bir örnek oluşturuyor. Fotoğrafların odağında bulunan fanus, derinlik algısını ve perspektifi bozuyor.
Red Art İstanbul Galerisi ressamlarından 1977 İstanbul doğumlu Cömert Doğru, Süleyman Demirel Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu. Reklam ajansları ve yayın evleri için çizimler de yapan sanatçının Stephen King kitapları için hazırladığı kapaklar 2009 yılında ünlü Amerikan kitap evi Centipede Press tarafından yayınlanan “Artists Inspired by Stephen King” adlı kitapta yer aldı. Doğru, tuval üzerine akrilik boya kullanarak hiperrealist resimler yapıyor. Resimlerinde kadınlar ve renkli balıklar kullanan sanatçı, son derece sade ve çarpıcı kompozisyonlara imza atıyor. Genellikle seksi kadınlarla birlikte resmedilen balıklar, görenlerin bilinçaltına cinsel mesajlar yolluyor.
1949 doğumlu Alman fotoğrafçı ve kavramsal sanatçı Hans Eijkelboom, provokatif çalışmalarıyla biliniyor. Sanatçının 2014 yılında Phaidon tarafından basılan “People of 21st Century” (21. Yüzyıl İnsanları) isimli fotoğraf serisi son derece dikkat çekici. New York, Paris, Shangai, Amsterdam gibi metropollerin işlek caddelerinden geçen insanları fotoğraflayan Eijkelboom, bu çalışmayı 20 yılı aşkın bir sürede tamamlamış. Aynı gün içerisinde, aynı yerde onlarca fotoğraf çeken sanatçı, benzer konseptler oluşturan fotoğrafları yer, tarih ve zaman kaydı alarak gruplandırmış. Konseptlerin bütününe bakıldığında, büyük şehirlerde yaşayan milyonlarca insanın birbirine benzediği düşünülebilir, ancak fotoğraflar teker teker incelendiğinde insanların bireysel farklılıkları dikkat çekiyor. Çalışma bu yönüyle Osamu Yokonami‘nin “1000 Children” isimli çalışmasını anımsatıyor.
1992 doğumlu İsveçli ressam Gustaf Lilliestierna, figüratif resimler yapıyor. Pastel renkler kullanarak gerçekçi bir tarzda çalıştığı portreleri, ayna etkisiyle çoğaltıyor. Tekrarlanan figürler, sonsuz desenler oluşturuyor.
1992, Belçika doğumlu genç fotoğrafçı Dennis Auburn, Teksas’ta yaşıyor.Dijital ve analog fotoğraflar çeken Auburn,genellikle portre çekimlerini tercih ediyor. “Aura” isimli fotoğraf serisinde, renkli ışıklar ve yansımalarla bambaşka bir dünya yaratan sanatçının diğer resimleri de son derece özgün ve başarılı.
Alman sanatçı Janusz Grünspek, ince ahşap çubukları yapıştırarak günlük hayat objelerinin birebir boyutlarda heykellerini yapıyor. “Drawings in Space” ismini verdiği bu heykel serisinde; kaset, güvenlik kamerası, keman, sandalye gibi birçok obje yer alıyor. Objelerin sadece ana hatlarını şekillediren sanatçı, eserlerine çizim görüntüsü kazandırıyor.
